Being a History Teacher in Turkey

Als GeschichtslehrerIn in der Türkei | Türkiye’de tarih öğretmeni olmak

 

Abstract: Being a history teacher in Turkish society has not been an easy task since the establishment of the Turkish Republic as a national and secular state by Kemal Atatürk in 1923. History teaching has been regarded as vital for creating a Turkish national identity during the Republican period. Although there have been changes regarding the responsibilities of history teachers since 1923, constructing national identity through history teaching is still seen as one of the main duties of history teachers.
DOI: dx.doi.org/10.1515/phw-2016-7502.
Languages: Türkçe, English, Deutsch


1923’te Kemal Atatürk milli ve seküler bir devlet kurmuştur. Ulus devletin kurulmasıyla beraber Türkiye’de tarih öğretmeni olmak zor bir görev haline gelmiştir. Cumhuriyet dönemininde tarih öğretimi ve tarih öğretmenleri Türk tarihine dayalı olarak Türk ulusal kimliğini inşa edecek bir tutkal olarak görülmüşlerdir. 1923’ten bugüne tarih öğretmenlerinin sorumluluklarında değişmeler meydana gelmesine karşın, tarih öğretimi aracılığıyla ulusal bütünlüğün sağlanması tarih öğretmenlerinin temel sorumlulukları arasında yer almaktadır.

Türkiye’de milli kimliğin yaraticisi olarak tarih öğretmeni

Türk toplumu 1923 yılına kadar kendi ulus devletini kuramamıştır. Bunun temel nedeni İmparatorluğun çok uluslu bir yapıya sahip olması ve halkın önemli birkısmının köylerde yaşıyor olmasıdır.[1] Imparatorluğun Müslüman olmaya ulusları olan Yunanlılar, Sırplar, Bulgarlar, Arnavutlar ve Romenler 19. Yüzyılda ve 20. Yüzyılın başında kendi ulus devletlerini kurmuşlardı. I. Dünya Savaşı sonrasında imparatorluğun toprakları Osmanlı’nın rakibi olan İngiliz, Fransız ve Ruslar tarafından işgal edilmişti. Buna ilaveten, Yunan Ordusu’nun Anadolu’yu işgali ve Ermeni çetelerinin faaliyetleri Türk bağımsızlık savaşını başlattı.

Kemal Atatürk, ağırlıklı olarak Türk etnik yapısına dayalı laik bir Türk ulus devletinin rakip emperyal güçlerle 20. Yüzyılın başında mücadele edebileceğini ve Türk toplumunun bağımsızlığını sürdürmesine katkı sağlayacağına inanıyordu. Eğitim güçlü bir ulus devlet kurmak için anahtar unsur olarak görülmekteydi. Özellikle tarih ve tarih öğretimi Türk vatandaşları arasında ortak bilinç sağlayabilirdi. Bundan dolayı devlet, vatandaşlara yönelik ortak bir hikaye oluşturulması amacıyla tarihçileri Türk tarihi ve kültürünü aydınlatmaları için görevlendirdi. Yeni tarih ders kitapları devlet destekli tarih araştırmaları ışığında ve milli eğitim bakanlığı kontrolünde yazıldı ve Kemal Atatürk tarih ders kitabı hazırlama sürecine katıldı.[2] Atatürk döneminde (1923-1938) tarih öğretmenlerinden büyük hikayelere dayalı olarak milli tarih öğretmenleri istenmekteydi. 1938 yılında Atatürk’ün ölümü sonrasında Türkiye’de tarih öğretimi milli bir çizgide devam etti.

Soğuk Savaş dönemi (1945-1990) Türkiye’de tarih öğretimini etkiledi. Türkiye Sovyetler Birliği’nin komşularından birisiydi ve bu ülkenin tehtidine karşı 1952 yılında NATO’ya üye oldu.[3] Soğuk Savaş döneminde NATO üyesi olmak Türkiye’nin dış politika, kültür ve eğitimini etkiledi. Bu süreçte tarih dersleri ve tarih öğretmenlerinden komunizme ve Sovyetler Birliği’ne karşı milli değerleri güçledirmeleri beklenmekteydi.

1990 sonrası tarih öğretmenlerinin rol ve sorumluluklarında belirli oranda değişme yaşandı. Küreselleşme, Soğuk Savaş’ın bitmesi ve Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik müzakereleri tarih öğretmenlerinin amaçlarında değişime yol açtı. Ikibinli yıllarda yeni tarih ders kitapları ve müfredatları hazırlandı ve tarih öğretmenlerinden tarihi aktif bir şekilde öğretmenleri istendi.[4] Buna ilaveten, 12. Sınıf tarih derslerinde uluslararası tarih konularının oranı arttırıldı ve tarih öğretmenlerinden farklı kaynakları dayalı konuları aktif bir biçimde öğretmeleri beklendi. Tarih öğretimi ve tarih öğretmenleri 15 Temmuz askeri darbe teşebbüsü ardından ülkenin birliğini sağlama noktasında toplumun ve politikacıların gündemine tekrar yerleşti.

Tarih öğretmen eğitiminde reform

1990’larda Türkiye’de tarih öğretmen eğitiminde bir reform yaşandı. Bu süreçte öğretmen eğitimi ve öğretim yaşanan kalite düşüklüğü yüzünden eleştiri konusuydu. Türk hükümeti dünyada meydana gelen gelişmeler paralelinde öğretmen eğitimi ve öğretimde kaliteyi yüksetlmek için bazı kararlar aldı. 1990’larda öğretmen eğitimi programlarının müfredatları yeniden yapılandırıldı. Tarih öğretmen yetiştirme müfredatları da bu değişimden etkilendi ve tarih öğretmeni olmak isteyenlerden 1998-2010 arasında beş yıllık öğretmen yetiştirme programını tamamlamaları istendi. Bu süreçte tarih öğretmen adayları genel kültür, tarih ve pedagogi konularında dersler almak zorundaydı. Yeni program yeni pedagoji dersleri içermekteydi.

2010 yılında Türk Yüksek Öğretim Kurulu öğretmen eğitiminde bir düzenleme yaptı ve beş yıllık öğretmen yetiştirme programlarının yapısını değiştirdi. Bu değişimde öğretmen eğitimi programlarının süresi dört yılla indirildi. Buna ilaveten, edebiyat fakültesi tarih bölümü mezunları için pedagoji adı altında yeni bir öğretmen eğitimi program 2010 yılında yürülüğe girdi. Pedagoji programı hızlandırılmış bir öğretmen eğitimi program olup, bu programda okul deneyimi, eğitimde araştırma yöntemleri ve Türk eğitim tarihi dersleri kaldırıldı. Bu durum öğretmen eğitiminin kalitesini olumsuz yönde etkiledi.

Türk tarih öğretmenlerinin karşilaştiklari sorunlar

Türk tarih öğretmenleri liselerde tarih öğretiminin kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir dizi sorunla karşı karşıyadır. Karşılaşılan problemlerin bir kısmı şu şekildedir. Tarih öğretmenleri ağır iş yüküyle karşı karşıyadırlar. Bunun nedeni Türklerin tarihte farklı coğrafyalarda pek çok devlet kurmuş olmaladır. Bu sebeple toplum, politikacılar ve müfredat geliştirmeciler pek çok konunun öğretilmesini istemektedirler. Ayrıca tarih öğretmenlerinden derslerinde kronolojik bir anlayışa bağlı kalmaları beklenmektedir. Bu sebeple tarih öğretmenleri derslerinde farklı kaynaklara dayalı öğretim etkinlikleri yürütecek zamana sahip değildirler. Başka bir deyişle pek çok sınıfta tarih, öğretmen merkezli bir anlayışla isim, tarih ve politik olguların aktarımına dayanmaktadır. Bunun bir sonucu olarak bazı öğrenciler tarihi faydasız ve sıkıcı bulmaktadırlar.

Tarih öğretmenlerinin karşılaştığı diğer bir problem, ders kitapları kaynaklı problemlerdir. Bu materyaller pek çok politik konu içermekte olup öğrencilerin ilgisini çekmemektedir. Buna ilaveten, ders kitapları görsel materyaller açısından yeterli olmayıp[5] çocukların ilgisini çekecek etkinliklere sahip değildir. Buna ilaveten, tarih ders kitapları tarihsel olaylarla ilgili olarak farklı bakış açılarını içermemektedir. Ayrıca Türk tarih ders kitapları erkek merkezli olarak hazırlanmış olup, kadın ve çocuklar bu materyallerde yeterince temsil edilmemektedilerr.[6]

Türkiye’de öğretmenler ve tarih öğretmenleri aynı zamanda ekonomik problemlerle de karşı karşıyadırlar. Öğretmenlerin düşük maaşları tarih öğretimini olumsuz yönde etkilemektedir.

_____________________

Tavsiye edilen okuma metinleri

  • Copeaux, Etienne. Tarih Ders Kitaplarında (1931-1993) Türk Tarih Tezinden Türk İslam Sentezine. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998.
  • Demircioğlu, İsmail Hakkı. “Türkiye’de Tarih Eğitimi: Sorunlar ve Çözüm Önerileri.” Yeni Türkiye 59 (2014): 1176-1186.
  • Safran, Mustafa. “Türk Tarihi Öğretimi Ve Meseleleri.” Türkler Ansiklopedisi, c.17, 1661-1773. Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002.

İnternet siteleri

_____________________
[1] Mehmet Tanju Akad, “Yeniçerilerden TSK’ya Türk Ordusu’nun Modernleşme Tarihi,” Tarih 28 (2016): 65-74.
[2] Uluğ İğdemir, Cumhuriyetin 50. Yılında Türk Tarih Kurumu (Ankara: TTK Yayınları, 1973).
[3] Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1995) (İstanbul: Timaş Yayınları, 2013).
[4] İbrahim Hakkı Öztürk, “Curriculum reform and teacher autonomy in Turkey: The Case of Turkey,” International Journal of Instruction 4/2 (2011): 113-128.
[5] İsmail Hakkı Demircioğlu, “History teacher education and history education in Turkey.” Elisabeth Erdmann/Wolfgang Hasberg (Yay.) History Teacher Education: Global Interrelations (Berlin: Wochenschau Verlag, 2014), 123-141.
[6] Ebru Demircioğlu, “Dokuzuncu Sınıf Tarih Ders Kitabında Yer Alan Görsellerle İlgili Öğretmen Görüşleri: Trabzon Örneği,” Turkish Studies 8/7 (2013): 95-107.
[7] Ebru Demircioğlu, 10. ve 11. Sınıf Tarih Ders Kitaplarında Yer Alan Görseller ve Metinlerde Toplumsal Cinsiyet Temsiliyle İlgili Tarih Öğretmenlerinin Görüşleri (Trabzon örneği) (Yayımlanmamış Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Erzurum, 2014).

_____________________

Image Credits

Photograph by PixabayUser Wokandapix © Public Domain, https://pixabay.com/de/globus-welt-erde-planeten-kugel-967305/ (10.10.2016).

Recommended Citation

Demircioğlu, İsmail H.: Türkiye’de tarih öğretmeni olmak. In: Public History Weekly 4 (2016) 35, DOI: dx.doi.org/10.1515/phw-2016-7502.

Being a history teacher in Turkish society has not been an easy task since the establishment of the Turkish Republic as a national and secular state by Kemal Atatürk in 1923. History teaching has been regarded as vital for creating a Turkish national identity during the Republican period. Although there have been changes regarding the responsibilities of history teachers since 1923, constructing national identity through history teaching is still seen as one of the main duties of history teachers.

History Teachers as Creators of National Identity

Turkish society was not able to set up its own nation state until 1923 because the Ottoman Empire was a multi-national complex and the great majority of the population still lived in villages.[1] In contrast, many of the non-Muslim peoples of the Empire – i.e. the Greeks, Serbians, Bulgarians, Albanians and Romanians – had already set up their nation states in the 19th and early 20th centuries. The land of the Ottoman Empire was occupied by its opponents England, France and Russia after World War I. Besides, the Turkish-Armenian conflict and the occupation of Izmir – one of the most important cities of the Ottoman Empire – by the Greek army in 1919 led to the Turkish War of Independence in the same year.

Kemal Atatürk believed that a secular nation state based mainly on Turkish ethnicity would be able to compete with rival imperial powers of the early 20th century and would be able to maintain the independence of Turkish society. Education was seen as a crucial tool for setting up a strong nation state, and history education in particular was thought to provide a collective consciousness for Turkish citizens. For this reason, historians were encouraged by the state to explore Turkish history and culture and to create a narrative for citizens. New history textbooks were written based on state-sponsored research under the control of the Ministry of Education and Kemal Atatürk became involved in the history-textbook preparation process.[2] History teachers were required to teach national history based on grand narratives in order to shape patriotic and loyal citizens of their country during the Atatürk era (1923-1938). The aims of history education did not change much after Atatürk died in 1938.

Another factor that affected history education in Turkey was the Cold War period (1945-1990). Turkey was a neighboring state of the Soviet Union and became a member of NATO in 1952, notwithstanding the threats from this country.[3] Becoming a member of NATO affected Turkey’s foreign policy, culture, economy and education during the Cold War. History lessons and history teachers were expected to strengthen national values in the Cold War period against communism and the Soviet Union.

Some international developments such as globalization, the end of the Cold War and the process of European Union membership negotiations with Turkey affected history education after the 1990s. A new history curriculum and textbooks were developed in the late 2000s and Turkish history teachers have been encouraged to teach history according to the principles of active learning.[4] Besides, the amount of international history has increased in twelfth-grade history lessons and history teachers are expected to use active-teaching approaches and diverse resources in their lessons. History teaching moved onto the agenda of Turkish society and politics especially after the military coup attempt of July 15, 2016, as a means of strengthening the unity of the country.

Reforms in History Teacher Education

During the 1990s, there was a reform process in Turkish teacher education. At that time, education and teacher education in particular were criticized because of their poor quality. Turkish governments took measures to increase the quality of teaching and teacher education in view of developments that took place in the world. As a results of this, the curriculum of teacher education institutions was reshaped at the end of the 1990s. The curriculum of history teacher education was also affected by this reform and prospective history teachers were required to complete a five-year program from 1998 to 2010.[5] History teaching students were asked to take courses in three main areas – general culture, history and pedagogy. The new program also offered new pedagogy courses.

In 2010, the Turkish Higher Education Council revised the teacher education system and changed the structure of the five-year history-teaching education program. The duration of the program was shortened, so that candidates were given the opportunity to graduate in four years. Besides, a new teacher education program for students of history departments at art faculties, called “pedagogy program,” was launched in 2010. The “pedagogy program” is an accelerated teacher education program, in which some courses such as “Teaching experience,” “Research methods in education,” and “History of the Turkish education system” were eliminated. This decreased the quality of teacher education.

Problems Faced by Turkish History Teachers

History teachers face a number problems in Turkey, which decrease the quality of history education at Turkish high schools. Some of these problems can be listed as follows: history teachers face a heavy workload because Turks used to live in many different geographical areas and set up many states in history. For this reason, there are many topics to teach in history lessons according to society, politicians and curriculum developers. Accordingly, history teachers are required to teach many topics in their classes, based on a chronological approach. As a result of this, teachers do not have enough time to carry out active-learning approaches and to use different resources for history lessons because this would be too time-consuming. In other words, history lessons are mainly being taught along teacher-centered approaches and many teachers confine themselves to teaching names, dates and facts of political events. As a consequence, some students find history uninteresting, dull and useless.

Another problem that history teachers face is that history textbooks fail to motivate students due to their emphasis on political topics. Besides, they are poorly equipped in terms of visual materials[6] and do not contain activities which motivate and inspire students. Furthermore, the content of history textbooks does not include multiple perspectives on historical events. Moreover, Turkish history textbooks follow a male dominant approach, so that women and children are not represented adequately.[7]

Finally, teachers also face economic problems in Turkey. They are not happy with their low salaries – another factor that has a negative effect on history education in Turkey.

_____________________

Further Reading

  • Copeaux, Etienne. Tarih Ders Kitaplarında (1931-1993) Türk Tarih Tezinden Türk İslam Sentezine. Istanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998.
  • Demircioğlu, İsmail Hakkı. “Türkiye’de Tarih Eğitimi: Sorunlar ve Çözüm Önerileri.” Yeni Türkiye 59 (2014): 1176-1186.
  • Safran, Mustafa. “Türk Tarihi Öğretimi Ve Meseleleri.” In Türkler Ansiklopedisi, vol.17, 1661-1773. Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002.

Web Resources

_____________________
[1] Mehmet Tanju Akad, “Yeniçerilerden TSK’ya Türk Ordusu’nun Modernleşme Tarihi,” Tarih 28 (2016): 65-74.
[2] Uluğ İğdemir, Cumhuriyetin 50. Yılında Türk Tarih Kurumu (Ankara: TTK Yayınları, 1973).
[3] Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1995) (Istanbul: Timaş Yayınları, 2013).
[4] İbrahim Hakkı Öztürk, “Curriculum reform and teacher autonomy in Turkey: The Case of Turkey,” International Journal of Instruction 4/2 (2011): 113-128.
[5] İsmail Hakkı Demircioğlu, “History teacher education and history education in Turkey,” in History Teacher Education: Global Interrelations, ed. Elisabeth Erdmann and Wolfgang Hasberg (Berlin: Wochenschau Verlag, 2014), 123-141.
[6] Ebru Demircioğlu, “Dokuzuncu Sınıf Tarih Ders Kitabında Yer Alan Görsellerle İlgili Öğretmen Görüşleri: Trabzon Örneği,” Turkish Studies 8/7 (2013): 95-107.
[7] Ebru Demircioğlu, “10. ve 11. Sınıf Tarih Ders Kitaplarında Yer Alan Görseller ve Metinlerde Toplumsal Cinsiyet Temsiliyle İlgili Tarih Öğretmenlerinin Görüşleri (Trabzon örneği)” (PhD diss., Atatürk University Erzurum, 2014).

_____________________

Image Credits

Photograph by PixabayUser Wokandapix © Public Domain, https://pixabay.com/de/globus-welt-erde-planeten-kugel-967305/ (Last accessed 10.10.2016).

Recommended Citation

Demircioğlu, İsmail H.: Being a History Teacher in Turkey. In: Public History Weekly 4 (2016) 35, DOI: dx.doi.org/10.1515/phw-2016-7502.

Seit der Errichtung der Türkischen Republik als nationaler und säkularer Staat durch Kemal Atatürk im Jahre 1923 ist es keine einfache Aufgabe, in der türkischen Gesellschaft Geschichte zu unterrichten. Die Lehre von Geschichte galt während der republikanischen Ära als entscheidendes Element der Ausbildung einer türkischen Nationalidentität. Obwohl sich die Pflichten von GeschichtslehrerInnen seit 1923 geändert haben, wird der Aufbau der nationalen Identität weiterhin als zentrale Aufgabe von GeschichtslehrerInnen angesehen.

LehrerInnen als GestalterInnen der nationalen Identität

Vor 1923 war es der türkischen Gesellschaft nicht möglich, einen eigenen Nationalstaat einzurichten, weil das Osmanische Reich ein multinationales Gebilde war und der Großteil der Bevölkerung noch in Dörfern lebte.[1] Im Gegensatz dazu hatten viele der nichtmuslimischen Völker des Reiches – etwa das griechische, serbische, albanische oder rumänische Volk – bereits im 19. und frühen 20. Jahrhundert ihre Nationalstaaten eingerichtet. Nach dem Ersten Weltkrieg war das Gebiet des Osmanischen Reiches von den gegnerischen Mächten England, Frankreich und Russland besetzt. Darüber hinaus kam es 1919 durch die griechische Armee zu einer Invasion Anatoliens und der türkisch-armenische Konflikt führte im gleichen Jahr zum Türkischen Unabhängigkeitskrieg.

Kemal Atatürk war der Meinung, dass ein säkularer Staat, der überwiegend auf türkischer Ethnizität basiert, in der Lage wäre, gegen die rivalisierenden imperialen Mächte des frühen 20. Jahrhunderts zu bestehen und die Unabhängigkeit der türkischen Gesellschaft zu bewahren. Bildung wurde dabei als entscheidendes Werkzeug zur Einrichtung eines starken Nationalstaats betrachtet; insbesondere der Geschichtsunterricht wurde dazu bestimmt, ein Kollektiv-Bewusstsein bei den türkischen BürgerInnen entstehen zu lassen. Aus diesem Grund wurden HistorikerInnen durch den Staat ermutigt, die türkische Geschichte und Kultur in Hinblick auf die Gestaltung von Narrativen für die BürgerInnen zu durchsuchen. Aufbauend auf staatlich subventionierter Forschung entstanden unter Aufsicht des Bildungsministeriums neue Schulgeschichtsbücher, und Kemal Atatürk selbst beteiligte sich am Erarbeitungsprozess von Schulgeschichtsbüchern.[2] GeschichtslehrerInnen mussten während der Atatürk-Zeit (1923-1938) nationale Geschichte anhand von großen Narrativen unterrichten, um patriotische und loyale BürgerInnen des Landes heranzubilden. Die Ziele des Geschichtsunterrichts änderten sich nach Atatürks Tod im Jahre 1938 nicht wesentlich.

Ein weiterer Faktor, der den Geschichtsunterricht in der Türkei beeinflusste, war der Kalte Krieg (1945-1990). Die Türkei war ein Nachbarstaat der Sowjetunion und wurde 1952 Mitglied der NATO, ungeachtet der sowjetischen Drohungen.[3] Der Beitritt zur NATO hatte Auswirkungen auf Außenpolitik, Kultur, Wirtschaft und Bildungswesen der Türkei. Vom Geschichtsunterricht und von GeschichtslehrerInnen wurde während des Kalten Krieges erwartet, dass sie die nationalen Werte gegen den Kommunismus und die Sowjetunion stärken.

Einige internationale Entwicklungen wie die Globalisierung, das Ende des Kalten Krieges und die Verhandlungen mit der Türkei über einen Beitritt zur Europäischen Union hatten Auswirkungen auf den Geschichtsunterricht seit den 1990er Jahren. In den späten 2000er Jahren wurden ein neuer Geschichtslehrplan und neue Lehrbücher entwickelt und türkische GeschichtslehrerInnen wurden seither ermuntert, Geschichte anhand der Prinzipien des aktiven Lernens zu vermitteln.[4] Darüber hinaus hat internationale Geschichte im Geschichtsunterricht der 12. Lehrstufe an Umfang dazu gewonnen, und es wird von GeschichtslehrerInnen erwartet, aktive Lehrmethoden und unterschiedliche Quellen in ihrem Unterricht einzusetzen. Besonders seit dem versuchten Militärputsch am 15. Juli 2016 ist die historische Bildung wieder auf der Tagesordnung der türkischen Gesellschaft und Politik – und zwar als Mittel zur Stärkung der Einheit des Landes.

Reformen der GeschichtslehrerInnen-Ausbildung

In den 1990er Jahren gab es einen Reformprozess in der türkischen LehrerInnen-Ausbildung. Das Bildungssystem insgesamt und insbesondere die Ausbildung der LehrInnen standen in dieser Zeit aufgrund von mangelnder Qualität in der Kritik. Vor dem Hintergrund des Weltgeschehens ergriff die türkische Regierung Maßnahmen zur Verbesserung der Bildungsqualität und der Qualität der LehrerInnenausbildung. Dies mündete Ende der 1990er Jahre in die Umgestaltung des Curriculums an den Ausbildungsstätten von LehrerInnen. Diese Reform betraf auch das Ausbildungs-Curriculum angehender GeschichtslehrerInnen, sodass zukünftige Lehrende dieses Faches zwischen 1998 und 2010 ein fünfjähriges Studium absolvieren mussten.[5] Lehramtsstudierende im Bereich Geschichte hatten Kurse in drei zentralen Bereichen zu belegen: Allgemeinbildung, Geschichte und Pädagogik. Das neue Programm umfasst darüber hinaus Kurse in Neuer Pädagogik.

Im Jahr 2010 überarbeitete der türkische Rat für Höhere Bildung das Ausbildungssystem für LehrerInnen und änderte die Struktur des fünfjährigen Ausbildungsprogramms für GeschichtslehrerInnen. Das Studium wurde zeitlich gekürzt, sodass die Studierenden den Abschluss innerhalb von vier Jahren erwerben konnten. Darüber hinaus wurde 2010 unter dem Namen “Pädagogik-Studium” ein neues Programm für Studierende an Geschichtsinstituten der geisteswissenschaftlichen Fakultäten eingerichtet. Bei diesem “Pädagogik-Studium” handelt es sich um eine beschleunigte Ausbildung für LehrerInnen, wobei bestimmte Kurse wie “Lehrerfahrung”, “Forschungsmethoden im Bildungswesen” und “Geschichte des türkischen Bildungssystems” abgeschafft wurden. Dadurch sank die Qualität der LehrerInnausbildung.

Probleme der türkischen GeschichtslehrerInnen

GeschichtslehrerInnen in der Türkei sind mit einigen Problemen konfrontiert, die zur Verschlechterung der Qualität des Geschichtsunterrichts an türkischen Gymnasien führen. Einige dieser Probleme seien hier angeführt: GeschichtslehrerInnen haben ein hohes Arbeitspensum, da das türkische Volk in vielen geografischen Gebieten siedelte und im Laufe der Geschichte mehrere Staaten errichtete. Deshalb sind die Gesellschaft, Politik und Lehrplan-EntwicklerInnen der Meinung, dass im Geschichtsunterricht zahlreiche Themen behandelt werden müssen. Entsprechend viel müssen GeschichtslehrerInnen in ihrem Unterricht abdecken, wobei chronologisch vorgegangen wird. Das führt wiederum dazu, dass GeschichtslehrerInnen nicht genügend Zeit für Methoden des aktiven Lernens haben oder zu wenig unterschiedliche Lehrmittel im Geschichtsunterricht einsetzen können, weil dies zu zeitintensiv wäre. Anders gesagt konzentriert sich der Geschichtsunterricht überwiegend auf lehrerzentrierte Methoden und viele LehrerInnen beschränken sich darauf, Namen, Daten und Fakten politischer Ereignisse zu vermitteln. Infolgedessen empfinden einige SchülerInnen Geschichte als uninteressant, langweilig und sinnlos.

Ein weiteres Problem, dem GeschichtslehrerInnen gegenüberstehen, ist die Tatsache, dass Geschichts-Lehrbücher die SchülerInnen aufgrund ihres Schwerpunkts auf politischen Themen nicht zu motivieren vermögen. Darüber hinaus enthalten sie kaum visuelle Materialien[6] und regen nicht zu Aktivitäten an, die SchülerInnen motivieren oder inspirieren könnten. Zudem bieten die Geschichtsbücher keine unterschiedlichen Perspektiven auf historische Ereignisse. Dazu kommt, dass türkische Geschichtsbücher vorwiegend aus einer männlichen Perspektive verfasst werden, sodass Frauen und Kinder unterrepräsentiert sind.[7]

Zu guter Letzt haben LehrerInnen in der Türkei aufgrund ihres niedrigen Gehalts auch finanzielle Probleme. Dies ist ein weiterer Faktor, der sich negativ auf den Geschichtsunterricht in der Türkei auswirkt.

_____________________

Literaturhinweise

  • Copeaux, Etienne: Tarih Ders Kitaplarında (1931-1993) Türk Tarih Tezinden Türk İslam Sentezine. Istanbul 1998.
  • Demircioğlu, İsmail Hakkı: Türkiye’de Tarih Eğitimi: Sorunlar ve Çözüm Önerileri. In: Yeni Türkiye 59 (2014), S. 1176-1186.
  • Safran, Mustafa: Türk Tarihi Öğretimi Ve Meseleleri. In: Türkler Ansiklopedisi, Band 17. Ankara 2002, S. 1661-1773.

Webressourcen

_____________________
[1] Tanju Akad, Mehmet: Yeniçerilerden TSK’ya Türk Ordusu’nun Modernleşme Tarihi. In: Tarih 28 (2016), S. 65-74.
[2] İğdemir, Uluğ: Cumhuriyetin 50. Yılında Türk Tarih Kurumu. Ankara 1973.
[3] Armaoğlu, Fahir: 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1995). Istanbul 2013.
[4] Hakki Öztürk, İbrahim: Curriculum reform and teacher autonomy in Turkey: The Case of Turkey. In: International Journal of Instruction 4/2 (2011), S. 113-128.
[5] Hakkı Demircioğlu, İsmail: History teacher education and history education in Turkey. In: Elisabeth Erdmann/Wolfgang Hasberg (Hrsg.): History Teacher Education: Global Interrelations. Berlin 2014, S. 123-141.
[6] Demircioğlu, Ebru: Dokuzuncu Sınıf Tarih Ders Kitabında Yer Alan Görsellerle İlgili Öğretmen Görüşleri: Trabzon Örneği. In: Turkish Studies 8/7 (2013), S. 95-107.
[7] Demircioğlu, Ebru: 10. ve 11. Sınıf Tarih Ders Kitaplarında Yer Alan Görseller ve Metinlerde Toplumsal Cinsiyet Temsiliyle İlgili Tarih Öğretmenlerinin Görüşleri (Trabzon örneği) (Dissertation, Atatürk Universität Erzurum 2014).

____________________

Abbildungsnachweis

Foto von PixabayUser Wokandapix © Public Domain, https://pixabay.com/de/globus-welt-erde-planeten-kugel-967305/ (letzter Zugriff am 10.10.2016).

Übersetzung

Dagmar Jenner (office@texterei.com)

Empfohlene Zitierweise

Demircioğlu, İsmail H.: Als GeschichtslehrerIn in der Türkei. In: Public History Weekly 4 (2016) 35, DOI: dx.doi.org/10.1515/phw-2016-7502.

Copyright (c) 2016 by De Gruyter Oldenbourg and the author, all rights reserved. This work may be copied and redistributed for non-commercial, educational purposes, if permission is granted by the author and usage right holders. For permission please contact the editor-in-chief (see here). All articles are reliably referenced via a DOI, which includes all comments that are considered an integral part of the publication.

The assessments in this article reflect only the perspective of the author. PHW considers itself as a pluralistic debate journal, contributions to discussions are very welcome. Please note our commentary guidelines (https://public-history-weekly.degruyter.com/contribute/).


Categories: 4 (2016) 35
DOI: dx.doi.org/10.1515/phw-2016-7502

Tags: , , , ,

Pin It on Pinterest